28 Ağustos 2011 Pazar

KELEM GERÇEKTEN ZAYIFLATIR MI?

LAHANA GERÇEKTEN ZAYIFLATIR MI?

Sağlıkta da bazen modalar, trendler olur. Lahana modasıda bunlardan biri.

Bir ara Amerika’da "lahana çorbası diyeti" diye saçma sapan bir diyet vardı. O çoktan unutuldu ve moda diyetler çöplüğündeki yerini aldı. Kimi lahananın zayıflattığını, kimi selülitleri azalttığını söylüyor. Hamileliği kolaylaştırdığını yazanları bile okudum! Oysa lahananın ne tozu ne de suyunun kilo kaybı yapabileceğini gösteren tek bir bilimsel kanıt, hatta çalışma bile yok! Yani lahananın tozu veya suyu zayıflatmıyor ama böyle giderse bitkisel ürünlerle sağlık kazanma işinin yakında suyu çıkacak!

SEBZE Mİ İLAÇ MI

Söylenenler ya da yazılanlara bakarsanız (eğer kilo yönetimini ve beslenme bilimini işin uzmanlarına değil de başkalarına bırakacak olursanız) lahananın zayıflattığına inanmanız işten bile değildir. Eğer bu müthiş uzmanlara inanıp güvenirseniz lahananın tozu ya da suyu ile zayıflarken kulak çınlamanız, prostat büyümeniz, uyku apneniz, migreniniz, hatta tansiyon yüksekliğinizden de kurtulabilirsiniz. İpin ucunu biraz daha kaçırır, bilimi bir kenara bırakıp bu işe çok fazla dalarsanız lahana suyu içerek selülitlerinizi iyileştirmeniz, vajinal akıntınıza çare üretmeniz, hatta hamile kalmanız bile mümkün olabiliyor(muş)! Oysa bilim insanları çok iyi biliyorlar ki lahananın içinde bulunan belli kimyasallardan özellikle sulforafan ve benzerlerinin bir miktar kanser koruyucu etkileri var, hepsi bu kadar!

YAPRAKLARIN BÜYÜKLÜĞÜ BİLE ÖNEMLİYMİŞ

Bir okuyucumun gönderdiği e-postada yazanlara bakılırsa "iri yapraklı lahanaları kaynatır, kaynama suyuna bir de maydanoz yaprakları ekleyip suyunu içerseniz, kolayca kilo veriyorsunuz ama sakın şu iki hatayı yapmamalısınız". Lahanaların yaprakları illa ki iri olacak (küçük yapraklıları nedense işe yaramıyor) ama maydanozlar mutlaka küçük yapraklı kalacak! Maydanozun da iri yapraklıları makbul değilmiş...

Lahana furyası ortalığı sarınca bazı ithalatçılar ve yerli üreticiler de fırsatı kaçırmadı, aktar ve eczane raflarını lahana kapsülleriyle doldurdular. Birkaç gün önce uğradığım bir doğal ürün satıcısının raflarında üç ayrı markanın, içine lahana tozu doldurulmuş kapsülleri satılıyordu.

AMAN DİKKAT!

Bitkilerin sağlığı güçlendiren doğal kimyasallar ile dolu olduğuna en çok inanan doktorlardan biriyim. Ama bu inancım hiçbir zaman "tiroit için dereotu, Alzheimer için havuç suyu, meme rahim kanseri için aslanpençesi ya da iltihaplı romatizma için davul tozu" noktasına varmadı! Ne "glokomun domates suyuyla ne polikistik over gibi ciddi bir sorunun soğan kürüyle" tedavi edilebileceğine inanmayı da hiçbir zaman düşünmedim. Sizin de böyle düşünmenizi tavsiye ederim. Haşimoto hipotiroidili insanları dereotu mucizeleriyle, polikistik overli genç kızları soğan suyu safsatalarıyla, prolaktin yüksekliğini maydanoz haşlamalarıyla tedavi etmeye kalkmak dünyanın hiçbir ülkesinde affedilebilir bir tıbbi önerme değildir. Size bitkisel mucizelerden ve mucize iksirlerden bahsedildiğinde yalnız gözlerinizi değil, kulaklarınızı da dört açın ve bu önermelerin arkasında ne gibi beklentiler yattığını iyi anlamaya çalışın.

Lahana suyuna değil maydanoz yaprağı, daha onlarca bitkinin yaprağını, kökünü, gövdesini de ekleseniz kilo sorununuzu yediklerinizi azaltmadan, aktivitenizi çoğaltmadan ve altta yatan sağlık sorunlarını halletmeden çözemezsiniz. Doğal mucizelerle doğal olmayan bir şekilde hastalanmak istemiyorsanız çok dikkat edin. Kahramanmaraşlı dondurmacı rahmetli şişman Ahmet ustayı da bu doğal mucizelerle kaybettik.

Hava durumu kan basıncını etkiler mi

Kan basıncı, kanın damar duvarına uyguladığı itici güçtür. Kalp tarafından pompalanan kan arterler (atardamarlar) aracılığıyla kanı dokulara taşır. Normal kan basıncı, 120-80 mm Hg’dan düşüktür. Prehipertansiyon (gizli tansiyon) 120-139/80-89 mmHg arasıdır. Birinci basamak hipertansiyon (yüksek tansiyon) 140-159/90-99 mm Hg ve ikinci basamak hipertansiyon 160-100 mm Hg’nın üzeridir.

Hipertansiyon sıklıkla hiçbir belirti vermez. Ancak çok ani ve belirgin yükselmelerde, baş ağrısı, yorgunluk, bilinç bulanıklığı, görme bozukluğu, göğüs ağrısı, nefes almada zorluk, aritmi (kalp atımlarında düzensizlik), idrarda kan gibi belirti ve bulgulara yol açabilir.

Hipertansiyonun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kilo fazlalığı, hareketsizlik, stres, aşırı alkol tüketimi, bazı iç salgı bezi ve böbrek hastalıkları, yaşlılık ve kalıtımsal nedenlerle tetiklenir.

Mevsim ve hava koşullarındaki değişiklikler de tansiyonu etkiler. Havanın soğuk olduğu sonbahar ve kış dönemlerinde, sıcaklıktaki düşüşlerin "vazokonstriksiyon"a (damar çeperinde daralma) yol açması tansiyonu yükseltebilir. Ayrıca soğuk mevsimlerde beslenme alışkanlıklarındaki değişim nedeniyle kilo artışı olması ve hareketin azalması da etkenler arasında yer alır.

Sonbaharı tamamlayıp kışa girmekte olduğumuz şu günlerde hipertansiyon nedeniyle tedavisi sürenlerin kontrollerini yenilemelerini öneririz. Genel olarak, sağlığını korumaya, nitelikli ve verimli yaşamaya özen gösteren herkesin beslenme düzenini, fiziksel aktivite planını yeniden değerlendirmesinin tam zamanıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder